26 Ağustos 2010 Perşembe

Adana


Resimdeki gibi gelmeli masaya tabak. Öteki kombinasyonların hepsi zorlama. Soğan salatası, havuç, kara lahana vs.'nin bu tabakta işi yok. Onlar salata tabaklarının elemanları. Hele pilavı hiç söylemiyorum. Kuru fasulye mi lan bu!. Etin yağını üzerinde barındıran bir ekmek şart. O anki psikolojiye göre hafif puf puf veya pul biberle bezenmiş ve gevrek de olabilir. Et iyi pişmeli. Kendini bırakmamalı. Karışımındaki dengeyi ustaya bırakmak lazım. O dengeye göre mekan tercih edersin. Canın kuyruk yağı bol bir kebap isterse şuraya, daha siyah etli ve yağsız isterse buraya gideceksin. Hepsinin yeri ayrı. Yanında mutlaka şalgam içmelisin gibi bir şart yok. Zaten artık çoğu yerde marketlerde de rastladığın şalgamları getiriyorlar. Bir ayrıcalık yok. Yoğun bir açık ayran tercih edilebilir. Kola gereksiz şişkinlik yapıp, son lokmaları çekilmez kılıyor genelde.
Bunların ışığında, Adana'ya yolun düştüğünde beni ara, sana nereye gitmen gerektiğini günün şartlarına göre söylerim. Ezelden beri güzel olmuş, ya da ebediyen güzel olacak diye bişey yok. Ona göre.
Unutmadan ekleyeyim : Şehir dışından yorum yapanlara sesleniyorum Hasan Usta bi boka benzemez haberiniz olsun.

Hiç yorum yok: