18 Temmuz 2011 Pazartesi

Kürkçü Dükkânı

"Dön dolaş, yine bana gel" diyordu Adana, ben giderken. Bırakırken böyle değildi de geldiğimde daha bir Adana gibi olmuştu. Kravatı falan çıkarmış atmış, kendi gibi asabi, kendi gibi sıcak, kendi gibi küfürbaz.
Üç-beş kulaç, bir-iki kadeh alkol, beş-altıyüz km. yol...Biraz deniz, biraz havuz, biraz bira...Antik tiyatro, Anamur muzu, gazetesiz sabahlar...
Birinci viteste rampalar, ağustos böcekleri, çam ağaçları...Uyku, yemek, uyku...Yine yemek...Biraz daha tatlı?, yemek yemeden hayatta bırakmam, akşama ne yemek yapalım?...
Bitti ve döndük...

8 Temmuz 2011 Cuma

Parmak Arası - Vakasyon

Yazar, yıllık izninin bir bölümünü kullandığı  için yazılarına bir süre ara vermiştir. "Lan sanki bana yaza yaza klavye aşındırmış da, bir de ara veriyor puşt" demekten kendini alamayanlar, siz de haklısınız.
Editörümün de bahsettiği üzere kısa bir yaz tatili yapmak, memuriyetin sosyal insan hayatına somut etkileri başlığı altında değerlendirilen bir hadise. Sistem, aldığın 5 günlük izni 9 güne çıkarmak üzerine tasarlanmış. Bu mantıkla senede 20 gün ile sınırlandırılmış izni, 4 parçaya bölüp, 9 ile çarparak totalde 45 güne çıkarmak gayet olası.
Bu veriler ışığında 9 günün ilk 5 gününü, rakımın 0, rakının 300 promil olduğu bir plajda, kalan 4 gününü ise rakımın 1500, rakının 0 olduğu bir yaylada geçirmeye niyetlendim. 
Sabah 4 sularında "yine düştük yollara" eşliğinde Adana'ya bir haftalık ihanet. Gelince görüşürüz.