28 Mayıs 2012 Pazartesi

Öncesi-Pazar-Sonrası

  • Bira içmenin 20 torba çimentoyu 2 kat yukarı çıkarmakla eşdeğer olduğu hissine kapıldım birden ve gözüm votka reyonuna kaydı uzun zaman sonra. Aralarından bir tanesini gözüme kestirdim. Bir mandalina türü ile 3 defa distile edildiğini iddia eden, ödül almış ve çekici şişeye sahip olanıydı. Boynundan kavradığım gibi sepete atıverdim. Destekçileri de ardından geldi : çilek, erik, muz ve kayısı. Kapağın üzerindeki tarifi uygulamak için lazım olan mandalina hariç diğerleri yani. Tarifte yazanlardan elde olan yaş nane yaprağı ve bol buz ile tokuşturduk kadehleri.
  • Öyrovizyonu bile gölgede bırakacak bir erken uyku akşamının sabahında rastladım teletext ekranında 3-2'lik Finlandiya yenilgisine. Maçın varlığından haberdar olmamın sebebiydi Can Bonomo'nun kaçıncı olduğuna dair ilgim.
  • Nehire -Seyhan Nehri- plan düzleminde 10 m. mesafede olup, z ekseninde nehir su yüzeyi ile müthiş kot farkı olan bir noktada tartıştık Miami'ye gidebilme ihtimalimizi otlu peynir eşliğinde. (sonradan farkettim ki çok Yılmaz Erdoğanvari olmuş bu kısım)
  • 180 km. mesafe katedip kişisel servetimden bir çeyrek altın eksilmesine yol açan kuzen düğününde, telefonla dakika-skor aldım Adana'nın "turuncu" olduğunu düşünenlerden. Yine olmadı amk.
  • Ve bir pazartesiye başlamak aldı götürdü geçen 2 gündeki çok boyutlu dalgalanmayı. "Flatten" komutunu vermişti lanet pazartesi.
Herşey tekrar normale dönüyordu sanki yedişer günlük periyotlarla. Sahi, dün ne yemiştim?

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Şampiyonluk =

  • Şampiyonluk kupasını soyunma odasında vermeye kalkışmak, bunu aklına bile getirmek, acizlik, yüzsüzlük, utanmazlık, arsızlık, sindirememişlik, aymazlıktır.
  • 90+5 dakika oynanan maç boyunca yayıncı kuruluş spikerleri tarafından 1 defa bile maçın 0-0 bitmesi durumunda şampiyon takımın kim olacağının hatırlatılmaması, en hafifyle işbilmezliktir.
  • Maçın bitişinin hemen ardından yaklaşık 10 dakika reklama girmek, parasıyla maç izleyen taraftara saygısızlıktır.
  • Kupa törenini, sunucunun "çok uzun zamandır yayındayız, yorulduk" açıklamasıyla yayınlamayan devlet televizyonunki ise tam bir gaflettir.
  • Ucuz siyaset ile dolambaçlı yollara girerek, bir takım suçları örtbas etmeye çalışmak, görmezden gelmek, olmamış varsaymak ahlâksızlıktır. Bu yolla sonuca ulaşabileceğini düşünmek, insanlığa hakarettir.
  • Play-off fikstüründe son maçı Kadıköy deplasmanına ayarlamak ve bu yolla rant elde etme amacı gütmek sinsi bir zavallılıktır.
O yüzdendir ki, bu şampiyonluk çok önemliydi. Teneke parçasını havaya kaldırmak değil, bu şampiyonluk çok şeye bedel...Helal olsun...


11 Mayıs 2012 Cuma

My Kantele

Gerçekten onlar yalan söylüyor,
tam anlamıyla saçmalıktan bahsediyorlar
Müziğin, "kantele"nin bir tanrı tarafından
Yapıldığını varsaydığını söyleyenler
Büyük bir turnabalığının omuzlarından
Bir su köpeğinin çengel biçimindeki kemiklerinden
O kederden yapıldı
Üzüntüyle biçimlendi
Göbeği zor günlerden
Gövde kısmı sonsuz üzüntüden
Telleri büyük acılardan bir araya geldi
Ve çivileri de başka kötü şeylerden
Bu yüzden o çalmayacak, hiç de sevinçli olmayacak
Müzik memnun etmek için çalmayacak
Uygun bir tür neşeyi yay
Çünkü o kaygılardan yapıldı
Üzüntüyle biçimlendi.


O değil de insanlar bir eserin kendi dilindeki etkisinin çeviri sonrası hafiflediğinden bahsediyorlar ya, hakkaten bu ne amk ya. Oysa ki şarkı efsane di mi?

17 Nisan 2012 Salı

Yayın Balığı

Telefonda konuşurken kendi sesimi bile duyamadığım bol patırtılı bir ortamdan, yazı yazarken klavye sesinin odanın içinde yankılandığı sessiz bir dünyaya gerçekleşti transferim. Bonservisim elimde ve yaşım 32 olduğundan, oynayabileceğim bir takıma geçmeye ben de hevesliydim aslında. Bir yandan da artık birbirimize gözü kapalı pas atabildiğimiz eski takımımı bırakmak zor olmadı değil.
Mecazi betimlemelerden kurtulup daha somut ve gerçekçi cümleler kurmaya başlarsam daha kısa tutabileceğimi düşünüyorum yazıyı. Bundan kısa yazmanın iyi bir b.k olduğunu çıkarmamıza gerek de yok. İşin gerçeği ne anlatacağıma dair pek fikrim yok. Sadece bugün başlayan uygulamayla twitter ve benzerlerinin engellenen siteler kapsamına alınması sonrası biraz şaşkınım ve bu şaşkınlık beni bloga yazmaya itiyor. Sonrasına dair pek bir yardımı yok, sadece itiyor.
Aralıklarla devam edebilen yazıyı sekteye uğratan küçük detaylar var. Yaşı kırkı bulmuş -kırkından sonra azanlardan mıdır bilmem- bir peyzaj mimarı arkadaşa autocad dersleri, şimdilik mesaimin büyükçe bir kısmını kaplıyor. Bazen kafatasının et kalınlığının yaş ile paralel ilerlediğine tutucu bir şekilde inanmış buluyorum kendimi. Sonra büyüklerimden utanıp olduğum yere dönüyorum tekrar. Az evvel ikram edilen zemzem (zem-zem şeklinde mi yazılıyordu yoksa?) ve hurma ile olaylar daha da karmaşık bir hâl alıyor. Zemzem kuyusuna içme suyu hattı döşenmesi yapım işinde çalışan inşaat mühendisi arkadaşım aklıma geliyor.
Valid hatch boundary not found ile karşılaşmadıysan autocad biliyorum deme sebepsiz, sen yine üstüste 8 çizgi çizerdin ama onu kim düzeltiyor bilemezdin şerefsiz...
Geçen hafta twitter aleminde yayınladığım dahiyane kuponumun ardından, bu alanda gerçek bir otorite olduğumun belgesini de buradan sizlere ulaştırıyorum. Sağda solda herhangi bir gazete ekinde veyahut bir internet sitesinde yorum yapmıyorum ama sorarsan ufak tefek fikir beyan ederim. Bu arada dün oynadığım on numara kuponunda 8 rakamı doğru tahmin ettiğimi öğrendim sabah saatlerinde ki yaklaşık 85 liraya tekabul etmekte. Bu aralar bana yakın olmanda fayda var bebeğim.
Kısa vadeli küçük hedefler koyduğum şu mütevazı hayatımda bu cuma gününe odaklanmış durumdayım. Yüzyıllar önce yaşamış ve hangi milletten olduğu tartışmaları eserleriyle yarışır olmuş bir meslektaşımı anma gecesi bahanesiyle yedi düvelden toplanacak olan mimarlar, başlarına geleceklerden habersiz şekilde siyah takım elbiseleri ve gösterişli tuvaletleriyle birbirlerini selamladıkları sırada tüm şehirden farkedilecek bir ışık ve gürültüyle havaya uçarken, şehrin ücra köşesinde kaldırımda bira içen gençlerden biri gökyüzünden koluna düşen et parçasına anlam vermeye çalışıyor olacak. Ne diyordum? Haa mütevazı hayat.

14 Şubat 2012 Salı

Allum Buker-Ali Uyanık

Evet sevgili okur, bugüne kadar “2 üzeri n” sayısı kadar evim, “2 üzeri n” sayısı kadar arabam oldu, bu işten yeterince ekmek yedim ve artık tek maçtan yatan yeni bir nesle tahammülüm kalmadı. Senelerdir beslendiğim bu sistemi, ömrümün son günlerinde insanlığa aktarmak ve devamını sağlamak adına buradayım. Kulaklarınızı dört açın (göz müydü yoksa emin olamadım)
Herhangi bir ligden, herhangi bir takım seçeceksin. Bi daha oku, herhangi bir ligden herhangi bir takım dedim. (Benim tavsiyem hiçbir şeyi değiştirmez, ama ben olsam 5-6 büyük ligin orta sıralarından bir takım seçerim.) Seçtin mi? Tamam. Tek maç bahis oynatan bir şirkette bu takımın beraberliğine x lira yatır. Maç bitti, sonuç? Yattın mı yoksa? Yatmadıysan geri kalanını zaten okumana gerek yok ama yattıysan üzülme hemen. O takım haftaya bi daha oynuyor, yine beraberlik oynayacaksın. Ama bi farkla. Bu sefer 2x lira yatır. Sonuç? Tuttuysa bir kâr-zarar hesabı yap bakalım, tutmadıysa devam. Üçüncü haftaya girdik, bu sefer 4x yatırıyoruz aynı takımın beraberliğine. Tuttu mu? Yap bakalım kâr-zarar. Tutmadı mı? 8x yatır. Tutana kadar, 16x yatır, 32x yatır, 64x yatır. Tuttuğu an %50 kârdasın.
Ön kabul nedir dersen, beraberliğe ortalama 3.00 gibi bir oran ve bir takımın bir sezonda mutlak suretle berabere kalma durumu derim.
Gereklilik nedir dersen, baştaki x miktarını iyi belirlemen ve ortalama 5 haftalık periyot için 2 üzeri 5 eşittir 32x miktarı yatırabilecek durumda olman.
Söylemesi benden, oynaması sizden. Çok biliyorsan kendin oyna lan diyeni ilk satırlara doğru plaseliyorum.

5 Ocak 2012 Perşembe

Son Akşam Yemeği

70. yaşın 365. Günü gece saat 00.00. Herkes için yolculuk vakti. Uğurlamaya gelenler, eş-dost, akraba ve yolcu. Bir neşe, bir neşe. Yiyecekler, içecekler, çalgılar, danslar. Hepsi seni yolculamak için. Şöyle bir bak, senden sonra en yaşlı kim ise en çabuk onunla görüşeceksin. Ufaklıklar için biraz daha beklemen gerekecek. Son 10 dünya yılını, sana verilen limitsiz uçak bileti ve serbest dolaşım hakkı ile, ülke ülke gezerek geçirdin. Ufaklıklara gördüklerini ve bildiklerini anlattın. Diğerlerine hatalarını işaret ettin. Şimdi ise son akşam yemeğini yeme vakti. O sofraya oturmak zorundasın. Herkes bunun farkında ve emin ol kimse bunu dert etmiyor. Sadece yemeğini ye ve ortadan kaybol…