18 Ocak 2011 Salı

Memur-Cacık

Okula ilk başladığım yıllarda bu mesleğin kamu kurumlarında da icra edilebildiği pek aklıma gelmezdi. Benimle birlikte arkadaşlarım da bir ofis hayali kurar, şehrin görüntüsünü toptan değiştirme gücünü kazanacağımızı zannederdik. Kazın ayağının öyle olmadığının anlaşılması, mezuniyetle birlikte gerçekleşti. Oradan oraya savrulan hayat, sonunda memuriyetle dinginleşti. Burada kalır mı orasını bilemem. Bu camianın içine girince, her tarafta o kafandaki "eski" memur imgesinin dolaşacağını zannedersin. Kollarına kolçak geçirmiş, gözlüklü, ağır hareket eden tipler. Gerçekten de aralarında tarihi eser olanlar varsa da, devlet daireleri salt bunlardan oluşmuş değil. Son yıllarda sınavla işe giren genç dimağlar, profili yavaş yavaş değiştirmeye başlıyor. Tamamı değil tabi. Aralarında "Eski" düzene kolay adapte olabilen yaşı genç "eskiler" de var. Geri kalan kısımda ise enteresan özellikler farketmek mümkün. Benim çalıştığım kuruma aynı anda 90 tane memur alındı yaklaşık 1 yıl önce. Bu 90 kişi kuruma 17 yıl sonra alınan ilk devlet memurları unvanını da kazandı aynı zamanda. O yüzden, eskiler, yeniler ve yeni-eskiler gibi bir durum söz konusu. Eskileri kısaca tanımladım, görünce anlamama şansın yok zaten. Babama "memur" dediğinde ne anlıyorsa onun resmi işte. Bunların manifestosu "ineğin süt verse de vermese de çitilin doluyor". İşte bunu hemen idrak edip uygulamaya koyanlar biraz eski-yeniler. Eskilerden farkları, takım elbiseleri Süvari'den, Kiğılı'dan. Biraz iş hayatına memuriyetle başlamanın etkisi, biraz da uzun süre işsiz beklemenin. Bordroları önemli. Her ay mutlaka isterler. Tahmin ediyorum birkaç sene içerisinde bu işten sıkılacaklar bordroda sürpriz görmedikleri için. Eskilerle çok çabuk samimiyet kurarlar. Öğle araları birlikte pişti oynamaya gidenler, banka faizlerini birlikte irdeleyenler, 22 yaşında siyaseti içmiş olanlar. Mesai arkadaşlarının işleri gerçekten zor.
Bu eski-yenilerden işe başlama tarihi olarak değil de zihinsel olarak ayrılan yeniler var bir de. Bir kısmı gelmeden önce evlenmiş, çoluğa çocuğa karışmış. Bir kısmı bekâr, yeni gelen genç kız potansiyelini hesaplıyor. Daha önce başka işlerde çalışmış, bir şekilde yolu buraya düşmüş insanlar. Aralarında chillout, psychedelic dinleyen de var, her sabah istisnasız "ellerin kadınısın" dinleyen de. İşe girmeden at kuyruğunu kestirip, topsakalını kestiren de var, "sayın müdürüm" şeklinde işe başlayan da. Devlet dairesinin genel yapısı pek umurlarında değil. Çabuk esip gürleyen bir tarzları var. Bürokrasi tahammül edilemez. Bunlara göre, yetki verilse devleti düzlüğe çıkartırlar. Eylemden çok konuşmayı severler. Akıllı olduğunu sananlar, siyasi sohbetlerden uzak durur, uzak durur, uzak durur. Sonunda ulaştığı mertebe, korkak piyonluktur. Başkasının işine karışmayı sevmezler, verilen görevi sessizce yerine getirip fazla iş yükü almadan akşamı getirmek isterler. Bu şekilde uyanıklık yaptıklarını zannederler. Koca hayat gelip geçmektedir bizim uyanık bihaber iken. İnternetle araları iyidir. İyidir derken, kendi işlerini görecek kadar. Download, chat, facebook falan işte. 4gb ram lâzımdır bunlar için. Öyle yazar talep formuna. Takım elbisenin tüm ayıpları örttüğü gibi bir yanılgıları vardır daha önce pek giymedikleri için. Oysa en fazla fiziksel ayıpları örtebilir o elbise. Nezaket, görgü, saygı, dile hakimiyet vs. sahiplerinindir. İşi biraz olsun çözmüş olanlar, halihazırda yaklaşık yılda 140 gün olan izin süresini türlü bahanelerle artırmasını çok iyi bilirler. İş ne kadar uzaklıkta ve ne kadar uzunlukta olursa olsun saat öğlen 12'de ya da akşam 5'te biter.
Velhasıl-ı kelam bu yeni memurdan da cacık olmaz eskisinden olmadığı gibi. Tiz istifa edile.

Hiç yorum yok: