26 Ocak 2011 Çarşamba

Aksimetre

"Babaanne, torunun küfrediyor" diye şikayet etti kuzenim beni. Aldığı cevap "hadi oradan, herkes küfreder o küfretmez" şeklindeydi. İnsanların beyninde öyle bir imaja sahibim ki, bu kalıplaşmış düşünceleri ve hakkımdaki önyargıları yıkmak imkânsız. Adım söylendiğinde akla beyefendi, centilmen, zeki, kibar gibi sıfatlar geliyor kahretsin. Ama ne menem birşey olduğumu bir de hanıma sor istersen. Esas O var işin içinde. Ne zaman böyle bir adama dönüştüm bilmiyorum. En son hatırladığım yıl 2002 gibi geliyor. Sonrasında 8 yıl geride kalmış. O bahsettiğim beyefendi de 8 yıl geride adeta. Tek başıma yaşadığım öğrenci evimde, astığım çamaşırlara ev kadınları hayran kalır, bulaşık tezgâhım bir gün olsun kirli tabak ve bardak barındırmazdı. Şimdi ise genelde sakin, sessiz, soğukkanlı ama zaman zaman da inanılmaz aksi, inat, küfürbaz, bağıran-çağıran birisi oldum çıktım. Bunların sorumlusu sanırım iş hayatı dedikleri kısım. Zaten ömrün ilk 25 senesi kendinin farkına varmak ve okula gitmekle geçiyor tam adapte olmuşken arkasından bu zıkkım başlıyor. Buradan bakınca öğrencilik gibisi yok. O zaman da bir okul bitse de mimar olsak. Öyle bir his var ki içimde yüksek lisans bittiği gün emekli olmam gerekiyordu sanki diye düşünüyorum. Benim iş hayatına dair tüm motivasyonum, işe ilk başladığım gün kayboldu adeta. Benim gibi bir uysalı, bir canavara dönüştüren sadece 8-9 yıllık iş deneyimi. "Dünyanın en hızlı laf sokan adamı"na dönüşüyorum yavaş yavaş. Ağzımdan zorla laf çıkarken, şimdi altta kalanın canı çıksın diyorum. Cahile olan sabrım giderek azalıyor. Görgüsüze tahammül edemiyor, kralına eyvallahım yok diyorum.

Hiç yorum yok: