5 Kasım 2010 Cuma

Bilmem Kaçıncı Cuma

Sıradan bir kasım ayının sıradan bir cuması. Haftanın son iş günü. İnançlılar namaz telaşında. Saatleri namaza göre ayarlamışlar. Ben yemekteyim. Yanımda 3 kişinin oturduğu bir masa var. Kılıklarından bankacı olduklarını tahmin ediyorum. Bir yandan tıkınıyorlar, bir yandan laflıyorlar. İçlerinden birisi dertli. Son zamanlarda ne kadar çok çeyrek altın taktığını anlatıyor diğerlerine. Harun'a düğününde çeyrek takmış, Halime'nin çocuğu olmuş O'na bir çeyrek. Faruk'un oğlu sünnet olmuş. Faruk 2 çeyrek parasına denk gelen bişey istemiş. 2 dakikada toplam 25'e yakın çeyrek hesapladı sonra çıkan sayıyı 4'e böldü kaç tane tam altın taktığını hesap etti. Sonra bu tam altınları tekrar 4'e böldü kaç çeyrek olduğunu buldu. Öyle ya çeyrek üzerinden toplam hesap yapması daha kolaydı ve 2,5-3 milyara yakın bir para yatırdığını söyledi. Konuşmayı yapmadan önce hazırlıklı gibiydi. Bu kahrolası parasal hesapları yapmak bu kadar spontane olamazdı. Ben ise bu sırada kafamı kaldırmadan işime konsantre olmuş, tabağımdan patates kızartmalarını boy sırasına göre ve elimle yemekle meşgûlüm. Eli tepsili hanımlar-beyler masa seçme yarışındalar. Cam kenarı isteyenler, dışarıda oturalım teklifi yapanlar, TV manzarasını tercih edenler. Tam bir kaos. Yine bankacı olduğu tipinden belli bir başka bayan mevcut kilosuna aldırış etmeden büyük boy pizza, elma dilim patates ve coladan oluşan menüsünü coşkulu bir yüz ifadesiyle midesine indiriyor. Umursamazlık bu sanırım. Buradan bir an önce ayrılmam lâzım. O kadar ki hemen arka tarafta oturan mühendis Celal Bey'i görmezden gelebilirim. Mekanda benim farkımda olan en gerçek şey fotoselli kapı. Beni asansörlerin bulunduğu hole buyur ediyor. Asansörle aşağı inerken aklımdan mandalina geçiyor. Evet mandalina. Soğuk algınlığımın doğal ilacı. Antibiyotiklerden daha fazla inandığım turunçgil. Markete uğramalıyım. 1 koca kilo mandalina 0,79 tl. Gözümle seçiyorum iyilerini dolduruyorum poşete. 1,470 gram ve 1,16 tl. Hepsini yiyebilirim. Kasada önümdeki ofis çalışanı şık hanımefendi salatalık almış arkadaşı ile birlikte. Belli ki bazı fiziksel çıkıntılardan rahatsızlar. Onların ne yaptığı ile ilgilenecek kadar sabrım yok. Poşetimle işyerine doğru yürüyorum. Köşedeki büfenin gazete raflarındaki iddia bülteni ilgimi çekiyor. Alıyorum bir spor gazetesi. Biliyorum ama bakıp d 3 maç oynayacak enerji ve motivasyona sahip değilim. Beklemek hoşuma gitmiyor çünkü. Kısa yoldan zengin olmam gerek. Uyanığım ya. Elimde iddia gazetesi ve bir poşet mandalina ile ofise giden bir mimar olarak kimseye görünmeden hedefe ulaşmak istiyorum. Neyse ki işyerinin asansörü bana bir iyilik yapıyor ve benim haricimde hiç kimseyi asansöre kabul etmiyor. Tek başıma beşinci kata ulaştıktan sonra bir sağ yapıyorum. Bir sağ daha ve işte masamdayım. Bütün bunları yazarken bir yandan da neden çınar ağacı olmak istediğimi düşünüyorum.

Hiç yorum yok: