5 Nisan 2011 Salı

NHL 2000

En son 4 sene önce görmüştüm dünkü öğle yemeğinden önce. Plânsız, programsız bir telefon görüşmesinin üstüne öğle yemeği için randevulaştık. İşyerlerimizin de birbirine yakın olması sebebiyle konuşmamızdan 10 dakika sonra tokalaşıp, kucaklaştık. Askerden döneli hemen hemen 1,5 ay olmuştu ve geçen 15 ayın sonunda sivil hayata alışmaya çalıştığını düşünüyordum. "Adapte oldun mu tekrar?" şeklindeki sorumu "oraya adapte olamamıştım ki" diye cevaplayıp daha ilk dakikadan beni ters köşe etmesini bildi. Benden 4 yaş büyüktü ve artık birkaç yaş farkın bile üzerimizde gözle görülür izler bırakacağı zamanlarımızı geçiriyorduk zoraki hayatımızda. Ama tekrar farkettim ki 13 yıl önce nasılsa, ufak değişikliklerle hâlâ öyleydi. Benim tarafımda ise 13 yıl önceki resmimi görüp de, ben olduğumu söyleyecek sadece bir iki kişi çıkardı. Elbette annem, babam ve kardeşlerim 13 yıl önceki hâlimi teşhis edebilirdi. Bu farkın sebebi sanırım NHL 2000 idi.
1998 yılında birlikte başlayan mimarlık öğrenciliği maceramız, son gaz devam ederken, mimari proje 5 adlı canavarla karşılaştığımızda böyle olacağını kim bilebilirdi ki! O döneme kadar kayıpsız ilerlediğimiz bu serüvende ufak bir silkeleme sınıfın yarısını daldan düşürmeye yetmişti. Ama O, herkesten farklı olarak kendi ipini kendi çekmeyi yeğlemiş ve projeyi teslim bile etmemişti. Oysa en özgün projeler ve en klas maketler O'nun elinden çıkardı. Bu dönem için gerekçesi basitti. "NHL'e daldım, projeye vakit ayıramadım". Gerçek O'nda saklıydı. Bizim gibiler için kabul edilemez gelen bu gerçek, O'na pist üstünde durdurulamaz bir efsaneye dönüşme fırsatı veriyordu. Geceler, gündüzleri kovalıyor ve O, mimari projede çözülmesi gereken ıslak hacimlerin hıncını kaygan zeminde pak peşinde kayarak çıkarmaya çalışıyordu.
Yaz tatili ve dönüşünde gelen mimari proje 6 illeti, bizi yeterince meşgûl ederken, O, tatili biraz uzatmış ve Şubat tatili ile birleştirmeyi uygun görmüştü. Böylece aramızdaki puan farkı giderek açılıyor ve ligin sonuna doğru yaklaşıyorduk. Artık, halı sahada geçirdiğimiz zaman, derste birlikte geçirdiğimiz zamandan daha fazla yer kaplıyordu. Ne de olsa takımın değişmez defansif orta sahasıydı. Kornerlerde göz göze gelip, topu kafasına indirmeyi severdim. O da uzun boyuyla sert kafa şutları çıkarmayı.
Okul bitti, iş hayatı, yüksek lisans, kız arkadaş falan derken O'na tekrar bina bilgisi 2 sınavında gözetmen olarak görevlendirildiğimde sınav salonunda kürsüden baktım. Ufak tefek dersleri temizleyip sadece proje ile başbaşa kalmak istediğinden bahsetti. Canı ne zaman isterse o zaman proje başlayacağını da söyledi ve o dönemin sonunda yeniden parkelere dönen Jordan gibiydi. Harika bir proje teslimi ile ayağına dolanan mimari proje 5'ten kurtulmuş ve işleri rayına oturtmuş gibiydi. Benim okuldan ayrılmam, askere gidip, dönüşünde evlenmem ile birlikte zayıflayan iletişim ağımız, bir msn konuşmasında tekrar canlanıyordu. Bu seferki şok, bana askerden ileti gönderiyor oluşuydu. Okul ne zaman bitti lan falan derken, aslında okulun bitmediğini ve 15 ay uzun dönem askerlik için orada olduğunu anlamamla, herşeyin yolunda olduğunun farkına varıyordum. O'nun hayatı pek kimseninkine benzemezdi.
Dünkü görüşme ise, askerden döndüğünün ve bir büroda ufak tefek çizim yaptığının haberini almama sebep oldu. Yemekte "proje ne alemde?" diye sormaya yeltendim ama cesaret edemedim. Ya "NHL 2011" derse?

Hiç yorum yok: